14 Eylül 2010 Salı
Kurumsallık sahtekarlıktır
Ofis ortamlarında sık görülen koyu renk fönlü saçları omuzlarına dökülüyordu. Ojeli manikürlü elleri ile kahve fincanını tutuyordu. Alışkanlık olduğu belliydi ki hep bu saatlerde türk kahvesi içmeye iniyorlardı. Karşısında onu pek de can kulağıyla dinlemeyen otomatik cevapler veren bir arkadaşı vardı. "Kurumsallık sahtekarlıktır" diye yakındı kadın, karşısındakine onay beklercesine baktı 1 saniyeliğine, sonra devam etti : "Çünkü samimiyet kurumsallığı öldüren birşey".. Arkadaşı "kurumsal altyapıda bir insan" olsa gerek pek sesini çıkarmadı. "Ben mesela kotumu giyip salaş olup canım istediği zaman istediğim işi yapmak istiyorum, kurumsallığın yalancı yüzünden sahtekarlığından sıkıldım artık" dedi. Ben de orada birilerine kurumsal bir mail yazmaktaydım. Bir türk kahvesi alıp kadının yanındaki sandalyeye oturmak onunla dertleşmek istedim. Ama kurumsal ortamın sahtekar duvarı bunu yapmama engeldi. "Hindistana gitmek istiyorum ben mesela" dediği anda ona doğru baktım, bunu söylerken gözünün içi gülüyordu. "Ben de gidicem hadi beraber gidelim" desem belki de "yok yaa ben öylesine söyledim" diyebilirdi, korktum, sustum. Çok profesyonel bir dilde mailimi yazmaya devam ettim. "Ruhumu arındırmak, sonra geri geldiğimde bir süre ne istediğimi aramakla geçirmek istiyorum, başka bişey yapmak istiyorum başka türlü birşey" derken serzenişinin en üst noktasındaydı. Karşısındaki ilgisiz arkadaşı "hadi gidelim" dedi. Arkasından baktım koyu renk fönlü saçların, çok yabancı görünen bu insandan bu tanıdık cümleleri duymak ne garipti. Belki de ezbere söylenen şeylerdi. Yalancı düzenin yalancı serzenişleri. Belki de içtenti. Hiç bilemedim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder